Fransızca nostalgie. osmanlıcadaki "daüssıla" kelimesinin karşılığı olan nostalji
son zamanlarda "geçmişe duyulan özlem" anlamıyla moda olmuştur. "daüssıla" anlamı için teklif ettiğimiz karşılık: sıla özlemi. örnek: yurt dışında
sıla özlemiyle yanıp tutuşuyor. "geçmişe duyulan özlem" anlamı için dilimizde var olan özlem ve hasret kelimeleri kullanılmalıdır. çünkü bu kelimelerde "geçmiş" kavramı zaten vardır. örnek: fotoğraf sergisinde eski istanbul özlemi (hasreti) hâkimdi.
tarihi yazan filozofların nostalgia diye anlattığı; yaşama biçimimiz. bir de belki de anlamıdır.
doğarız
büyüklerimize aykırı yaşarız.
onların yaşadıklarının aksine
yeniyi yaratırız.
sonra ne yazık ki büyürüz
genç oluruz.
gençlikte çocukluğumuzun heveslerini yaşamaya devam ederiz.
sonra ne yazık ki büyürüz
yaşlı oluruz.
gençliğimize özlem duyar
nostaljiyi yaşarız.
sağda solda 80 lerin sonunda 90 larin basinda cocuk olmak laflarını sarfederiz.
ama hiç bir zaman yaşlandığımızı kabul edemeyiz.
dünyanın da bizimle yaşlanmasını
ve bizimle ölmesini isteriz.
bu yüzden dinler yaratırız
krallar oluruz
tarihler yazarız.
unutulmamak için ismimizi mermerlere kazıyıp
ölümüzü serdikleri yere dikeriz.
aslında ölmekten değil
unutulmaktan korkarız.
unutulmamak için haykırırız
beni hatırlayın diye.
ama tarih
bizi değil; geçmişe değin bir ilüzyonu hatırlar.
hüznün yanında
do majörden inceden de keyif
hatırladıkça özleyecek
özledikçe uzaklaşacaksın
sonra sen öleceksin ben öleceğim
çağdaşların hepsi de
dört kollu seyahat ayrıcalığını yaşayacak
sonra yavaş yavaş
yavaş yavaş
yavaş yavaş unutulacağız
çok acı değil mi?
merak etme o zaman acı duymayacağız
hissizleşmek
duygusuzlaşmak
bunlar güzel şeyler olmalı
söylenenler söylenmeyenler
sevişilenler sevişilmeyenler
bağırılanlar ukte kalanlar
kavgalar ve falanlar
birlik ve beraberliğe en çok ihtiyaç duyduğumuz şu günler var ya
yemişim o günleri deme ihtiyacı da duymayacaksın
ve yazılanlar
hiçbirinin önemi kalmayacak
en acısı bu olsa da...
hatırlayıp yadetmeye gerek duyanlar da kalmayacak
hatırlanmayacaksın
o gün o dakika
başka başka yerlerde
başka başka renklerde ve dillerde
hiç bitmeyeceğini sanan
umutlu aptallar elbette olacak
olsun
yaşayacaklar
nostaljiyi de tadacaklar
ve sonra
sonrası malum.
ama
şimdi nostaljiye dalmak gerek
umutlu bir aptal olmak
kulağa loş geliyor di mi
hep komedya hep komedya
seviyorum.
alıntı
tarihi yazan filozofların nostalgia diye anlattığı; yaşama biçimimiz. bir de belki de anlamıdır.
doğarız
onların yaşadıklarının aksine
sonra ne yazık ki büyürüz
gençlikte çocukluğumuzun heveslerini yaşamaya devam ederiz.
sonra ne yazık ki büyürüz
gençliğimize özlem duyar
sağda solda 80 lerin sonunda 90 larin basinda cocuk olmak laflarını sarfederiz.
ama hiç bir zaman yaşlandığımızı kabul edemeyiz.
dünyanın da bizimle yaşlanmasını
bu yüzden dinler yaratırız
unutulmamak için ismimizi mermerlere kazıyıp
aslında ölmekten değil
unutulmamak için haykırırız
ama tarih
hüznün yanında
do majörden inceden de keyif
hatırladıkça özleyecek
özledikçe uzaklaşacaksın
sonra sen öleceksin ben öleceğim
çağdaşların hepsi de
dört kollu seyahat ayrıcalığını yaşayacak
sonra yavaş yavaş
yavaş yavaş
yavaş yavaş unutulacağız
çok acı değil mi?
merak etme o zaman acı duymayacağız
hissizleşmek
duygusuzlaşmak
bunlar güzel şeyler olmalı
söylenenler söylenmeyenler
sevişilenler sevişilmeyenler
bağırılanlar ukte kalanlar
kavgalar ve falanlar
birlik ve beraberliğe en çok ihtiyaç duyduğumuz şu günler var ya
yemişim o günleri deme ihtiyacı da duymayacaksın
ve yazılanlar
hiçbirinin önemi kalmayacak
en acısı bu olsa da...
hatırlayıp yadetmeye gerek duyanlar da kalmayacak
hatırlanmayacaksın
o gün o dakika
başka başka yerlerde
başka başka renklerde ve dillerde
hiç bitmeyeceğini sanan
umutlu aptallar elbette olacak
olsun
yaşayacaklar
nostaljiyi de tadacaklar
ve sonra
sonrası malum.
ama
şimdi nostaljiye dalmak gerek
umutlu bir aptal olmak
kulağa loş geliyor di mi
hep komedya hep komedya
seviyorum.
alıntı